15 Temmuz darbe girişiminin şokunu hâlâ yaşıyoruz. Elbette devletimiz ve milletimiz bu tarihten öncesine göre şimdi çok daha güçlü ve birlik beraberlik içinde. Çünkü bu elim kalkışma vesilesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek dostları ve düşmanları da ortaya çıkmış oldu. İşte bu yüzden ‘Türkiye daha güçlü’ diyoruz. Türk milleti hem 15 Temmuz gecesi tankların, uçakların, korkunç silahların önüne geçerek hem de 7 Ağustos’ta tüm siyasi eğilimlerin katılımı ile son yıllarda dünya genelinde düzenlenmiş en kalabalık (5 milyon katılım) mitingi gerçekleştirerek düşmanlarının moralini yerle bir etmeyi başardı. ŞİMDİ NE YAPMALI? 1- Bu birlik ve beraberlik ruhu özenle korunmalı. Fikir ve inanç ayrılıkları ‘sorun olarak değil’ ‘zenginlik ve güçlülük’ olarak tanımlanmalı. 2- Önümüzdeki dönemde en azından 2023 hedefleri için reformlara hız verilmeli. Ekonomimizin yatırım, üretim, istihdam ve ihracat için ihtiyacı olan tüm teşvikler verilmeli. 3- Dış politikamız ülkemizin çıkarlarına göre yönlendirilmeli. Suriye ekseninde, Rusya ile birlikte pozitif adımlar atılarak Türkiye aleyhine gelişmelerin önüne geçilmeli. 4- ABD’nin, müttefikliğin gereklerine uygun hareket etmesi için iki ülkenin ortak çıkarları daha güçlü vurgulanmalı. 5- Avrupa Birliği ve NATO ilişkilerinde Türkiye’nin kozları daha açık ve sonuç alıcı şekilde öne sürülmeli. CUMHURBAŞKANIMIZA GÜVENİYORUZ 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesinde millet-lider gönül birliğinin ne kadar önemli olduğunu gördük. Ak Parti’nin ya da sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın devletimizi muhafaza, ülkemizi işgalden koruma çabası, büyük önder Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı mücadelesine benzer şekilde yeni bir ‘kurucu ruh’ ortaya çıkardı. Türkiye Cumhuriyetini 100’üncü yıla taşıyacak ve devamında da dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmiş bir ülke olarak daha büyük hedeflere yöneltecek siyasi irade Sayın Erdoğan’da ve hükümetimizde fazlasıyla bulunuyor. Bu yüzden hepimiz Cumhurbaşkanımıza güveniyoruz.
