MİT tırları davasında şoke eden ayrıntı

06 Ağustos 2017 Pazar

Erzurum'da, Fetullahçı Terör  Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi oldukları öne sürülen eski  Cumhuriyet Savcısı Musa Alperen ile eski hakim olan eşi Ayşegül Alperen'e açılan  davanın iddianamesinde, örgütün, Milli İstihbarat Teşkilatına (MİT) ait tırların  durdurulması öncesinde, sözde Kudüs Terör Örgütü soruşturması kılıfı adı altında  uydurma gerekçe, sahte delil ve ihbarlarla kurum olarak MİT'in yönetici ve çalışanlarının telefonlarını dinleyerek terörle irtibatlandırmaya çalıştığı  bildirildi.

SORUŞTURMA TAMAMLANDI

Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz 2016'daki  darbe girişiminin ardından Erzurum'da örgüt üyeliğiyle suçlanarak tutuklanan eski  İspir Cumhuriyet Savcısı Musa Alperen ile eski İspir Hakimi olan eşi Ayşegül  Alperen hakkında başlatılan soruşturma tamamlandı.

Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 62 sayfalık  iddianamede, FETÖ/PDY'nin kuruluşu, amacı, stratejisi, yapılanması, faaliyeti,  yönetim modeli, hiyerarşik yapısı, örgütün başlıca eylemleri, yargı alanındaki  yasa dışı faaliyetleri hakkında bilgilere ve tanık beyanlarına yer verildi.

İddianamede, örgütün, sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturmasının,  İran ve Türkiye arasında yapılan ticaret dolayısıyla 17-25 Aralık kumpas  soruşturmasıyla ilişkilendirilmesi için delil üretmeye çalıştığına işaret  edilerek gizli tanık "Şafak'ın ifadesine atıfta bulunuldu.

Örgütün, bu amaçla gizli tanık Şafak'ın ifadesine eklemeler yaptığı  anlatılan iddianamede, örgüt tarafından, Şafak'ın ifadesinde geçmemesine rağmen  ifadesine İran ticaretiyle ilgili eklemeler yapıldığı aktarıldı.

FETÖ, SAHTE DELİL ÜRETEREK TERÖR VE KUMPAS SORUŞTURMALARINI  İLİŞKİLENDİRMİŞ

İddianamede, örgütün bu şekilde sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü  soruşturması ile 17-25 Aralık kumpas soruşturmalarını ilişkilendirdiği  belirterek, şu ifadelere yer verildi:

"Gizli tanık Şafak'ın ifadelerine ekleme yapılarak sözde Kudüs Ordusu  Terör Örgütü soruşturmasının, İran ve Türkiye arasındaki ticaret dolayısıyla  17-25 Aralık kumpas soruşturmasıyla ilişkilendirildiği, bu şekilde aralarında  bağlantı olduğu intibaı uyandırılarak her iki soruşturmanın aslında operasyon  aşamasında birleştirilmesinin amaçlandığı, bu amaçla soruşturma işlemlerine devam  edilmesine ve soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısının talimatı olmamasına  rağmen sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturmasının örgüt mensubu emniyet  görevlilerince sonlandırılıp tüm dinleme kayıtları LOG kayıtlarından silinerek  üst yazıya bağlanarak gizlice İstanbul Cumhuriyet Savcılığına gönderildiği  belirlendi."

MİT'İN TIRLARI DURDURULMADAN, YÖNETİCİLERİ DİNLENMİŞ

İddianamede, FETÖ'nün, 17-25 Aralık darbe girişiminin başarısız olması  üzerine kendine yakın basın yayın kuruluşları aracılığıyla kamuoyu oluşturma  çabasına devam ettiği aktarılarak, şu ifadelere yer verildi:

"Sözde Kudüs Terör Örgütü soruşturması kılıfı adı altında uydurma  gerekçe, sahte delil ve ihbarlarla kurum olarak MİT'in yönetici ve çalışanlarının  telefonları dinlenilerek terörle irtibatlandırılmaya çalışıldığı, MİT'e ait  tırların durdurulması öncesinde de İHH bürolarına baskınlar yapılarak hükümetin  MİT üzerinden İHH Vakfını kullanarak El Kaide gibi terör örgütlerine silah  yardımında bulunduğu algısı yaratılmaya çalışıldığı, 14 Aralık 2013'te soruşturma  dosyası sonlandırılarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmesine  rağmen örgüt mensuplarınca sözde Selam-Tevhit örgütünün silah unsurunun  delillendirilmesi amacıyla MİT tırlarına yönelik girişimde bulunduğu belirlendi."

İddianamede, sanık Musa Alperen'in kullandığı GSM hattındaki  incelemelerde haklarında FETÖ/PDY nedeniyle işlem yapılan eski hakim ve  savcılarla iletişim içerisinde olduğu ve bunlar arasında eski HSYK üyesi T.G'nin  de bulunduğu aktarıldı.

İddianamede, tanık beyanlarına göre, daha önce görev yaptıkları  kentlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimleri öncesi FETÖ/PDY'nin  adaylarının desteklenmesi için faaliyetler yaptıkları belirtilen sanıklardan  ByLock kullanıcısı olan Musa Alperen'in örgüt evlerinde sohbetlere katıldığı,  örgütün çalışma evlerinde bulunduğu, Ayşegül Alperen'in de başkası adına GSM  hattı kullandığı, üzerinde 1 dolar bulunduğu, örgüte ait yurtta kaldığı  kaydedildi.

FETÖ/PDY'nin örgüt içi evliliklere önem verdiğine işaret edilerek  Alperen çiftinin bu şekilde evlendirildiğinin düşünüldüğü bildirilen iddianamede,   her iki sanığın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 aydan 15 yıla  kadar ayrı ayrı hapsi talep edildi.