17 °c

1 Aralık Dünya AIDS Günü

İSTANBUL (AA) - HIV Enfeksiyon Derneği (HIVEND) Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, "HIV/AIDS artık tedavi edilebilir bir hastalık yani kronik bir hastalıktır. Gelişen tedavilerle hastalık kontrol edilebilir bir noktaya gelmiş olup, yaşam süresi 25-30 yaşlarındaki hastalarda en az 30-40 yıla kadar çıkıyor." dedi.Tabak, 1 Aralık Dünya AIDS günü dolayısıyla düzenlenen basın...

Güncel Haberi
1 Aralık Dünya AIDS Günü
1 Aralık Dünya AIDS Günü

İSTANBUL (AA) - HIV Enfeksiyon Derneği (HIVEND) Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, "HIV/AIDS artık tedavi edilebilir bir hastalık yani kronik bir hastalıktır. Gelişen tedavilerle hastalık kontrol edilebilir bir noktaya gelmiş olup, yaşam süresi 25-30 yaşlarındaki hastalarda en az 30-40 yıla kadar çıkıyor." dedi.

Tabak, 1 Aralık Dünya AIDS günü dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, bi̇r zamanların çaresi̇z hastalığı olarak kabul edilen AIDS'i̇n artık tedavi̇ edi̇lebi̇li̇r kroni̇k bi̇r hastalık olduğunu ifade etti.

AIDS'in ilk ortaya çıktığı 1980 yılından bugüne 36 yıl geçtiğini belirten Tabak, AIDS'in, HIV'in neden olduğu hastalığın ilerlemiş hali olarak tanımlandığını anlattı.

Hastalığın aşamalarıyla ilgili bilgi veren Tabak, şunları kaydetti:

"Ülkemizde HIV enfeksiyonuna yakalanmış hasta sayısı yaklaşık 13 bine ulaştı. Hepatit, B, Hepatit C ve HIV virüsü uzunca süre belirti ve bulgu vermedikleri için, biz çok az bir kısmını tanımaktayız. Gerçek rakam bu sayının çok üstünde olması muhtemel. Ülkemiz yeni tanı sayısının giderek arttığı ülkelerden biri. Son yıllarda her yıl ortalama bin - 2 bin kişiye tanı koyuluyor. HIV/AIDS artık tedavi edilebilir bir hastalık yani kronik bir hastalıktır. Gelişen tedavilerle hastalık kontrol edilebilir bir noktaya gelmiş olup, yaşam süresi 25-30 yaşlarındaki hastalarda en az 30-40 yıla kadar çıkıyor. Bu süre içerisinde tüm dünyada yaklaşık 78 milyon kişi hastalandı ve bunların 38 milyonu da kaybedildi. Günümüzde her yıl yaklaşık 2 milyon kişiye virüs bulaşmakta ve yılda 1 milyon kişi bu virüs nedeni ile yaşamını yitirmekte. Halen 36 milyon kişinin HIV ile enfekte olduğu tahmin ediliyor."

Prof. Dr. Fehmi Tabak, 2-3 ilacın birlikte kullanıldığı tedaviler ile hastalığın kontrol altına alınmaya başladığını ifade ederek, "Bu gelişmelerin sonucunda artık hastalarımızı yan etkileri olmayan, günde 1 veya 2 tablet kullanarak tedavi etmekteyiz. Bir şeker hastası veya bir kalp hastasının bir avuç ilaç aldığı günümüzde HIV tedavisindeki bu gelişmeler çok sevindiricidir. Burada akıldan çıkarılmaması gereken nokta HIV bulaşması için riskli davranışlarda bulunan kişilerin erken dönemde test yaptırarak, hastalık fazla ilerlemeden tedaviye başlayabilmesi çok önemlidir." değerlendirmesini yaptı.

Tedavide tüm dünyada hedefin "90-90-90" olduğunu belirten Tabak, "Yani hastaların en az yüzde 90’ına tanı koyulsun, tanı koyulanların en az yüzde 90’ı tedaviye başlamış olsun ve tedavi alanların en az yüzde 90’ının kanında virus saptanamaz düzeylerde bulunsun. Ülkemizde tanı koyulan hastaların tedaviye erişmesi açısından bir sorun bulunmamaktadır. Önümüzdeki yıllarda hastalığın tüm paydaşları bu hedefi gerçekleştirmeye çalışacaklardır." şeklinde konuştu.

- "HIV pozitif bir anne çocuk sahibi olabilir"

Dernek İkinci Başkanı Doç. Dr. Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu da hastalığın bulaşma yollarına ve hastaların yaşadığı zorluklara dikkati çekti.

Kumbasar, HIV pozitif bir annenin, tedavi edildiği takdirde çocuğuna virüsün geçmeyeceğini söyledi. Kumbasar, şunları kaydetti:

"HIV pozitif bir anne çocuk sahibi olabilir. Pek çok hastamız var aslında, gebe kalan ve çocuk doğuran. Burada önemli olan erken dönemde tanı alması, yani gebelerin bu konuda taranması. Hastaların tanı ve tedavi altında olması, uzun süreli tedavi altında olan ve kandaki virüsün konsantrasyonunu negatif seviyeye indirilmiş bir gebede, virüsün çocuğa bulaşması bugün yüzde birin altında. Daha önceki yıllarda tedavisiz bireylerde yüzde 30'larda bahsedilirken, bugün yüzde 1'in altındadır."

Kumbasar, virüsün tükürük, gözyaşı, ter, dışkı veya idrar, sarılma, öpüşme, masaj, el sıkışmak, böcek-sivrisinek ısırıkları, HIV pozitif olan biriyle aynı evde yaşamak ve aynı duş ve tuvaleti paylaşmakla bulaşmayacağının altını çizerek, ilk tanı sırasında hastanın doğru bilgilendirilmesinin ve bu hastalığın artık tedavi ile ölümcül olmaktan çıktığının hastaya aktarılmasının önemli olduğunu vurguladı.

Sıradaki Haber