İSTANBUL (AA) - Suudi Arabistan'ın Tahran Büyükelçiliği ile Meşhed kentindeki konsolosluk binasının ateşe verilmesi İran'ın diplomatların ve büyükelçiliklerin korunmasını güvence altına alan Viyana Sözleşmesi'ni uygulamadaki kötü sicilini yeniden gündeme getirdi.
Suudi Arabistan'ın, Şii din adamı Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr'i idam etmesine sert tepki gösteren İranlı yetkililerin birbiri ardına yaptığı açıklamaların ardından Suudi Arabistan'ın Tahran Büyükelçiliği ve Meşhed kentindeki konsolosluk binası ateşe verildi.
Şii din adamının idam edilmesini protesto eden kalabalık grup cumartesi akşam saatlerinde önce Meşhed kentindeki konsolosluğa saldırarak ateşe verdi. Daha sonra Tahran'daki Suudi Arabistan Büyükelçiliği önünde de gösteri düzenlendi. Bir süre sonra gösteriler yerini şiddet eylemlerine bırakınca güvenlik güçleri gösterilere müdahale etmekte zorlandı. Bu sırada elçilik binasının duvarlarına tırmanan bir grup eylemci, Suudi Arabistan bayrağını indirdi. Öfkeli kalabalık daha sonra da binayı ateşe verdi.
- Ruhani'den saldırganlar yargılanacak vurgusu
Olayların ardından İran Dışişleri Bakanlığı göstericilere sakin olma çağrısı yaparken, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de Suudi Arabistan'ın elçilik ve konsolosluk binalarına saldıran kişilerin adalet karşısına çıkartılacağını belirtti.
Nemr'in idamını üzüntüyle karşıladıklarını, ancak şiddet olaylarının İran'ın imajına zarar vermesine izin vermeyeceklerini ifade eden Ruhani, "İçişleri, Adalet ve İstihbarat Bakanlığı'nın da yardımıyla saldırganların kimliklerinin tespit edilip yargı önüne çıkarılmasını istiyorum" dedi. Bunun ardından olaylara karıştığı tespit edilen 40 kişinin tutuklandığı açıklandı.
- İran'ın Viyana Sözleşmesini uygulamadaki kötü sicili
Suudi Arabistan'ın diplomatik misyonlarına saldırılması Tahran yönetiminin diplomatların ve büyükelçiliklerin korunmasını güvence altına alan Viyana Sözleşmesi'ni ihlalindeki sicilini hatırlattı.
Tahran ve Meşhed kentindeki diplomatik mekanlara saldırılar, ülke içinde polis, gönüllü milisler ve devrim muhafızları teşkilatlarıyla güçlü bir güvenlik gücüne sahip olan İran'ın, Suudi Arabistan'ın diplomatik mekanlarına saldırıları neden engelleyemediği sorusunu da gündeme getirdi.
Ülke çapında güvenliği sağlamak için hazır 500 binden fazla polis gücüne sahip İran'da, bunun yanısıra sayıları 1 milyona varan gönüllü milislerden oluşan Besic teşkilatı bulunuyor. Durum böyle olsa da diplomatik misyonlara saldıran kişilerin de Besic olması saldırganların Tahran yönetimi tarafından yönlendirildiği iddialarını gündeme taşıdı.
- ABD Büyükelçiliğine baskın
1-11 Şubat 1979 tarihleri arasında gerçekleşen devrim ile Ayetullah Humeyni, İran halkının büyük desteğini de arkasına alarak Şah Rıza Pehlevi'yi iktidardan düşürdü. Şahlık rejimini desteklemekle suçlanan Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Tahran'daki Büyükelçiliği 4 Kasım 1979'da bir grup devrimci üniversite öğrencisi tarafından baskına uğradı ve bu sırada da büyükelçilik binası yağmalandı. ABD Büyükelçiliği'nin işgal edilmesinin ardından elçilikte görevli 71 kişi ABD ajanı oldukları gerekçesiyle rehin alındı.
- 444 günlük rehine krizi
Büyükelçiliği basan öğrenciler, birkaç gün sonra 13 kadın ve siyahi rehineyi serbest bıraktı. Dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter, ABD'nin İran'ın "şantajlarına" boyun eğmeyeceğini açıkladı. Bu süre içinde ABD rehineleri kurtarmak için bir operasyon düzenlediyse de Tebes çölünde çıkan kum fırtınası nedeniyle operasyon başarısız oldu. Harekata katılan üç helikopter yoğun kum fırtınası nedeniyle hasar görünce operasyon iptal edildi. Yakıt ikmali esnasında yaşanan kaza nedeniyle bir C-130 Hercules uçağı ve bir helikopter infilak etti, sekiz Amerikalı asker hayatını kaybetti. ABD, bu başarısız operasyondan sonra yeniden diplomasiye yöneldi. Taraflar, 19 Ocak 1981'de Cezayir Anlaşması'nı imzaladıktan bir gün sonra 52 Amerikan vatandaşının 444 günlük esareti sona erdi. Bu olay sonrasında ABD ile İran arasındaki tüm ilişkiler koptu.
- Suudi Arabistan Büyükelçiliği'ni işgal
Ağustos 1987'de Mekke'de Hac sırasında Şii hacıların yürüyüşünün ABD ve İsrail'i protesto gösterisine dönüşmesi üzerine Suudi güvenlik güçleri hacılara ateş açtmış, 275'i İran vatandaşı olmak üzere 402 kişi hayatını kaybetmişti.
Olayın ardından Tahran'daki Suudi Arabistan Büyükelçiliği'nde düzenlenen protesto gösterileri şiddete dönüşerek elçilik binası işgal edildi. Bunun üzerine Suudi Arabistan Tahran yönetimiyle diplomatik ilişkilerini kopardığını açıkladı. 1991'e kadar iki ülke arasındaki ilişkiler düzelmedi. İran, 1990 yılına kadar vatandaşlarının Suudi Arabistan'a gitmesini yasakladı.
- Yaptırımların ardından İngiltere Büyükelçiliğine saldırı
İngiltere'nin, Kasım 2011'de nükleer programı nedeniyle Tahran'a tek taraflı yaptırımlar uygulaması üzerine İran meclisi İngiltere ile siyasi ilişkilerin azaltılmasını öngören bir karar alarak, dönemin Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın başında olduğu hükümetten Tahran'daki İngiltere Büyükelçisi'ni iki hafta içinde sınır dışı etmesini istedi.
Meclisin aldığı bu karardan iki gün sonra 29 Kasım 2011'de İngiltere Büyükelçiliği önünde düzenlenen gösteriler sırasında bir grup eylemci büyükelçilik binasına girerek, binanın camlarını kırıp, elçiliği tahrip etti.
Bunun ardından İngiltere, İran'la diplomatik ilişkileri askıya aldığını açıkladı. İki ülke karşılıklı olarak büyükelçiliklerini kapattı. 14 Temmuz'da Viyana'da varılan nükleer anlaşmanın ardından yakalanan olumlu atmosferle birlikte iki ülke 23 Ağustos 2015'de karşılıklı olarak açtı.














