17 °c

İstanbul'da toplu açılış töreni

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, yaşadığı darbe girişimine, kanlı terör eylemlerine rağmen olağanüstü halin ikinci üç ayında bulunduğunu belirterek, "Bununla bitecek değil, belki bir üç ay daha, belki bir üç ay daha uzatılacak. Size ne ya? Bunun kararını hükümet verir, parlamento verir, size ne? Bu ülkeyi Avrupa Parlamentosu mu yönetiyor, bu...

Güncel Haberi
İstanbul'da toplu açılış töreni
İstanbul'da toplu açılış töreni

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, yaşadığı darbe girişimine, kanlı terör eylemlerine rağmen olağanüstü halin ikinci üç ayında bulunduğunu belirterek, "Bununla bitecek değil, belki bir üç ay daha, belki bir üç ay daha uzatılacak. Size ne ya? Bunun kararını hükümet verir, parlamento verir, size ne? Bu ülkeyi Avrupa Parlamentosu mu yönetiyor, bu ülkenin hükümeti mi yönetiyor? Size ne? Haddinizi bilin haddinizi, geçti o, onlar mazide kaldı." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Yeni İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisleri ile Çevre Yatırımları Toplu Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, içeride FETÖ'nün, PKK'nın, DEAŞ'ın teröristleriyle mücadeleyi kesintisiz sürdürdüklerini anlatarak, Suriye'de ve Irak'ta da tüm güçleri ile PYD ile YPG ile mücadeleyi sürdürdüklerini ve sonuna kadar mücadele edeceklerini kaydetti.

Avrupa Parlamentosu'nun aldığı karara değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gördünüz değil mi, ekranı başında bizi izleyen milletime sesleniyorum, dün seslendim, bugün de sesleniyorum, şimdi onlar da dünya da tekrar izlesinler, tekrar duysunlar... Neymiş efendim, 'Türkiye'de olağanüstü hal varmış, teröristlerin üzerine çok sert gidiliyormuş, terör örgütleri ile ilişkileri olanlar görevlerinden alınıyormuş, idam cezasının geri getirilmesi tartışılıyormuş, medyaya kısıtlama varmış, vize serbestisinin 72 şartından 7'si yerine getirilmemiş.' Bu kadarla da kalmayarak, Gümrük Birliği görüşmelerine atıfta bulunarak, bizi ekonomiyle de tehdit ediyorlar ve savunma sanayine yönelik, silah veriyorlarmış da bundan sonra artık silah verilmemesi konusunda da karar alacaklarmış. Türkiye gibi topraklarında neredeyse her gün terör eylemi yapılan bir ülkeye, 'terörle mücadele etme' demek aslında 'Dükkanı kapatıp git' demektir. Çünkü terörle mücadele etmemek terör örgütlerine teslim olmaktır. Ey Avrupa Parlamentosu; siz terör örgütüne çanak mı tuttunuz, hayırlı olsun. Hani PKK terör örgütü ilan edilmişti, siz nasıl olur da böyle bir karar alırsınız. Siz teröre yardım yataklık yaptığınızın farkında mısınız?"

Erdoğan, Fransa'nın topraklarında birkaç terör öylemi oldu diye aldığı olağanüstü hali 3 ay, artı 3 ay, artı 6 ay şeklinde sürekli uzattığını ifade ederek, şunları aktardı:

"Siz Fransa'yla böyle bir karar aldınız mı? Şimdi önümüzdeki yıl yapılacak Fransa seçimleri sebebiyle olağanüstü hali yeniden uzatmayı düşünüyorlar. Türkiye, yaşadığı darbe girişimlerine ve kanlı terör eylemlerine rağmen olağanüstü halin ikinci 3 ayında bulunuyor şu anda. Bununla bitecek değil. Belki bir üç ay daha, belki bir üç ay daha uzatılacak. Size ne ya? Bunun kararını hükümet verir, parlamento verir, size ne? Bu ülkeyi Avrupa Parlamentosu mu yönetiyor, yoksa bu ülkenin hükümeti mi yönetiyor? Size ne? Haddinizi bilin haddinizi, geçti o, Onlar mazide kaldı. Avrupa'da hangi devlet ülkemizin şartlarında bulunsa, değil olağanüstü hal ilanı, çok daha ağır yaptırımlara gider. Bunun işaretlerine defalarca şahit olduk. En son mülteci sorununda Avrupa ülkelerinin bırakın hakkı hukuku, insanlıktan ne kadar uzağa düşebileceklerinin sayısız hikayesi gazete arşivlerinde, insanların da hafızalarında mevcuttur. Eğer Avrupa Birliği bize 'Başınıza ne gelirse gelsin sesinizi çıkarmayın' demeye getiriyorsa hiç kusura bakmasın."

Mehmet Akif Ersoy'un "Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum/Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum" dizelerini, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberin, "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" hadisini, Hazreti Ali'nin "Haksızlık önünde eğilmeyiniz çünkü eğilirseniz hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz" sözlerini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Gerek ülke içindeki terör şebekeleri ve vesayet odakları ile mücadelemizde gerekçe dış politikada ülkemizin çıkarlarını savunurken bu iki emri kendimize rehber ediniyoruz. Ne haksızlık ettik ne hakkımızın yenilmesine sessiz kaldık. Sizin emanetinizi namusumuz bilerek, canımız pahasına koruduk, kolladık, koruyacağız. Dik durduk, ama diklenmedik. 40 yıllık siyasi hayatımız boyunca milletimizi utandıracak, onun başını öne eğdirecek hiçbir adım atmadık. Sizler de bizi yalnız bırakmadınız, onun için ben milletimle iftihar ediyorum. Seçimde oylarınızla 15 Temmuz'da olduğu gibi gerekirse canlarınızı ortaya koyarak bizi desteklediniz, yarı yolda bırakmadınız. İşte yüzde 34,3 ile yola koyulduk, ondan sonra yüzde 40'lara çıktık. Ondan sonra yüzde 50'lere ulaştık. Cumhurbaşkanlığında da bu kardeşinizi yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı yaptınız."

- "Türkiye daha da güçlenecek"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün de aynı şekilde hareket ederek Hakka ve halka mahcup olmamak için var güçleriyle çalıştıklarını, hak bildikleri yoldan hiçbir gücün kendilerini alıkoyamayacağını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Batı'dan gelen hiçbir kurusıkı tehdit, bizi bu ülkenin menfaatini canımız pahasına savunmaktan alıkoyamaz. Buradan bir kez daha ilan ediyorum. Koridorları terör örgütü militanlarının posterleriyle süslü Avrupa Parlamentosu'nda veya parlamentolarda alınan kararlarla Türkiye'yi hizaya sokacaklarını zannedenler, büyük bir yanlış içindeler. Türkiye ve bu aziz millet, sizin bu ilkesiz tutumunuz karşısında asla geri adım atmaz. Bugün sırf 'bize zarar vermiyor' diye koynunuzda beslediğiniz eli kanlı katiller, bilesiniz ki bir gün silahlarının namlularını size de doğrultacaktır.

İşte bir tane terörist, köşe yazarı, köşe yazarı müsvettesi, 5 yıl 10 aya mahkum oluyor, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor ve kaçarak Almanya'ya gidiyor. Almanya'da bunu Alman Cumhurbaşkanı ağırlıyor. Bu ne menem iştir ya ve daha sonra İngiltere'de Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmalarda Türkiyeyi, 'Bir açık hava gazeteci cehennemine' benzetiyor, 'hapishanesine' benzetiyor. Bu nasıl hapishane ki sen rahatlıkla böyle kaçıp gittin. Demek ki bu ülkede bir hukuk var, seni hapishaneye koymuyor, tutuksuz yargılanmak suretiyle serbest bırakıyor ve sen de kaçıp gidiyorsun. Niye kaçtın? Hadi kalsaydın ya niye kaçtın? Karakter meselesi bu karakter... Benim için gazetesinin başlığında 'Diktatör başlığını attı. Diktatörün olduğu bir ülkede sen kaçıp gidebilir misin? Nasıl kaçıp gittin. Eğer bu ülkede diktatör olsaydı sen şu anda kim bilir hangi zindanda olacaktın ama Batı bu işte, Batı bu. Şimdi koynunda bunları besliyor, bunları dolaştırarak yaptıkları konuşmalarla, bunlara yaptırdıkları konuşmalarla zannediyorlar ki Türkiye değişecek. Yok Türkiye Allah'ın izniyle daha da güçlenecek."

(Sürecek)

Sıradaki Haber