MARDİN (AA) - Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Derya Örs, Türk tarihinin bir bütün olduğunu belirterek, "Evet, Osmanlı cihan devleti yıkılmıştır. Yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Osmanlı paşalarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bir anlamda aynı mirasın, iradenin ve kurumların başka bir rejim ve yönetim şekliyle devamıdır." dedi.
Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, Mardin Artuklu Üniversitesi ve Bağcılar Belediyesi tarafından Atatürk Kültür Merkezi'nde, Kut'ül Amare Zaferi'nin 100. yılı dolayısıyla "1. Dünya Savaşı'nda Irak Cephesi" konulu sempozyum düzenlendi.
Örs, burada yaptığı konuşmada, zaferin geçen sene ve bu yıl Türkiye'nin gündemine girdiğini söyledi.
Zaferin 100. yılında anılması için gerekli çalışmaların geçen seneden başlandığını anlatan Örs, zaferle ilgili sempozyum, belgesel ve hatta sinema filmi yapılması için çalışmaların sürdüğünü belirtti.
Kamuoyunda değişik kesimlerden "zaferin neden şimdi gündeme geldiği" yönünde farklı seslerin yükseldiğini ifade eden Örs, öncelikle bu zaferde şehit düşenleri yad etmenin milli bir görev olduğunu kaydetti.
Cumhuriyet tarihi ile öncesindeki dönemi tümüyle ayrı gören, bunları birbirlerinden ayrıştırmaya ve ikisi arasında uzlaşmaz bir kavga çıkarmaya çalışan bazı zihniyetleri de ortadan kaldırmayı istediklerini dile getiren Örs, şöyle devam etti:
"Türk tarihi bir bütündür. Evet, Osmanlı cihan devleti yıkılmıştır. Yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Ama Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran iradenin tamamı, Osmanlı paşalarıdır. Dolayısıyla aslında Osmanlı paşalarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bir anlamda aynı mirasın, iradenin ve kurumların başka bir rejimle ve yönetim şekliyle devamıdır. Kurulduğu dönemde o günkü ihtiyaçlardan kaynaklanan birtakım hususlardan geliştirmiş olduğu siyasetler, anlayışlar makul karşılanabilir."
Ülkenin dünyada küresel güç haline gelmeye başladığı bir çağda, Osmanlı cihan devleti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında kavga çıkarılması, bu mirasın görmezden gelinmesinin kabul edilemez bir durum ve tutum olduğunu bildiren Örs, bu bakımdan devlet kurumları olarak yaptıkları faaliyetlerin altında, hiçbir kavga ve yeni kişiyi parlatma, birini diğerinin mukabil ve muhalifine koyma düşüncesinin bulunmadığını söyledi.
- "Tarih kitapları, zafere yeteri kadar yer vermedi"
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Mehmet Ali Beyhan ise İngiliz tümeninin, 5 ay süren savaşın sonucunda 29 Nisan 1916'da komuta kademesiyle Osmanlı kuvvetlerince esir alındığını belirtti.
"Kut'ül Amare Zaferi, Irak cephesinde Osmanlı ordusunun kazanmış olduğu zaferlerden biridir. Etkisi bakımından en önemlisidir." diyen Beyhan, Bağdat'ı kısa sürede ele geçireceklerine inanan İngilizler için Kut'ül Amare Zaferi'nin ciddi bir sarsıntı olduğunu ifade etti.
Tarih kitaplarının bu zafere yeteri kadar yer vermediğini ve hakkettiği ilgiyi göstermediğini dile getiren Beyhan, zaferin artık ülkenin gündemine oturduğunu, bunun sevindirici olduğunu, bundan sonra tarih metinlerinde gereken yeri alacağını kaydetti.
- "Tarihimiz baş döndüren zaferlerle dolu"
Mardin Vali Vekili Tolga Kamil Ersöz de "Tarihimiz baş döndüren zaferlerle dolu." ifadesini kullandı.
Kut'ül Amare Zaferi'nin de bunlardan biri olduğunu anlatan Ersöz, "Tarih, zaferleriyle de hezimetleriyle de bizim. Her yönüyle her şeyiyle bu tarihin varisiyiz. Tarihimizle onur ve gurur duyuyoruz." diye konuştu.
Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, tarihin, milletler ile toplulukların bugünlerini anlamalarına ve geleceklerini inşa etmelerine katkı sağlayan önemli bir miras olması gerektiğini bildirdi.
Çağırıcı, "100. yılında bulunduğumuz Kut'ül Amare Zaferi, 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunun zor şartlar ve imkansızlıklar içinde Çanakkale'den sonra kazandığı ve bir İngiliz tümeninin bütün personeliyle esir alındığı önemli bir zaferdir. Bu zaferin kutlanmasını farklı anlamlara çekmek, milletimize yapılan bir haksızlık olduğu gibi şehit ve gazilerimize karşı büyük saygısızlık olur." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye, İran, Irak, Mısır ve Almanya'dan 33 akademisyen, tarihçi ve uzmanın bildiriler sunacağı sempozyum, 2 gün sürecek.
