17 °c

"Uluslararası kamuoyu Türkiye'yi anlamamış görünüyor"

ANKARA (AA) - AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, ülkelerindeki iç savaş ve karışıklıklardan kaçan sığınmacıların yaşadığı sıkıntılara ilişkin, "Yoğun göç karşısında Türkiye’nin gösterdiği duyarlılık son derece yüksekken, uluslararası toplumun bu konudaki duyarlılığının yetersiz olduğunu görüyor ve söylüyoruz." dedi.Sığınmacı krizine...

Güncel Haberi
Uluslararası kamuoyu Türkiye'yi anlamamış görünüyor
"Uluslararası kamuoyu Türkiye'yi anlamamış görünüyor"

ANKARA (AA) - AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, ülkelerindeki iç savaş ve karışıklıklardan kaçan sığınmacıların yaşadığı sıkıntılara ilişkin, "Yoğun göç karşısında Türkiye’nin gösterdiği duyarlılık son derece yüksekken, uluslararası toplumun bu konudaki duyarlılığının yetersiz olduğunu görüyor ve söylüyoruz." dedi.

Sığınmacı krizine ülkelerin yeteri kadar odaklanmadığını ve ihtimam göstermediğini belirten Oğuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaşanan drama karşı yeterince duyarlılık gösterilmediğini veya yetersiz kalındığını söyledi.

Oğuz, Suriyeli sığınmacıların barındıkları kamplara UNESCO Türkiye Milli Komisyonu olarak MOST (Management of Social Transformations) ve Kültürlerarası Diyalog İhtisas Komitesi öncülüğünde Eğitim, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Somut Olmayan ve Somut Kültürel Miras İhtisas Komitelerinden uzmanların inceleme ve araştırma gezileri düzenlediklerini kaydederek, "Edinilen deneyimi ve elde edilen verileri uluslararası toplumla her platformda paylaşıyoruz." diye konuştu.

Uluslararası toplumun mültecilere yeteri kadar duyarlılık göstermediğinin altını çizen Oğuz, şunları aktardı:

"Özellikle gelişmiş AB ülkeleri başta olmak üzere, uluslararası toplumun taahhütlerini yerine getirmedeki isteksizlik, heyecansızlık ve geç kalmaları, sorunu gittikçe ağırlaştırmaktadır. İçine düştükleri iç savaş sarmalından kaçmak isterken Akdeniz veya Ege Denizi’nde batan gemilerden kıyıya vuran bebek cesetlerinin, üzerlerine misket bombası düşen binalarda ölen çoğu çocuk, yaşlı ve kadın yüz binlerce sivilin acısını insanlık olarak yüreğimizde duymalıyız. Bütün mal ve mülklerini, vatanlarını, hatıralarını kısaca onları var eden her şeylerini terk ederek başka ülkelere sığınmış olan insanların, yaşama haklarına yeteri kadar riayet edilmediğini görüyoruz."

Öcal Oğuz, dünya gündeminde yer almış çeşitli olayları hatırlatarak, "Batıya doğru giderken (sığınmacıların) yolları kesiliyor, duvarlar örülüyor hatta çok trajik sahneler yaşanıyor. Mesela kucağında çocuğuyla birlikte ölümden kaçan bir babayı bir gazetecinin çelme takarak yere düşürmesi önemli bir an olarak zihinlerde yer aldı. Afganistan savaşında, bir genç kız ürkek gözleriyle dünyanın gündemine sembol olarak gelmişti. Afrika açlık ve susuzluktan kavrulurken son nefesini vermekte olan bir çocuğu akbabanın bekleyiş anı zihinlere kazınmıştı. Hakeza Alan Kurdi’nin cansız bedeninin Ege kıyılarına vuruşu. Bütün bu trajik fotoğrafların dışında 4 milyona yakın insan, Türkiye'de güvenlik içinde yaşıyor. Barınma, beslenme, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçları karşılanıyor." dedi.

Sığınmacılara, Türkiye dışında yeteri kadar el uzatılmadığını vurgulayan Oğuz, "Yoğun göç karşısında Türkiye’nin gösterdiği duyarlılık son derece yüksekken, uluslararası toplumun bu konudaki duyarlılığının yetersiz olduğunu görüyor ve söylüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Bokova'nın mesajı, destekleyici ve güçlendiriciydi"

Prof. Dr. Oğuz, UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova'nın Antalya'da gerçekleşen ve 200 katılımcının yer aldığı UNESCO Türkiye Milli Komisyonu 3. Büyük Buluşması'na gönderdiği mesaja dikkati çekerek, "Bokova, 'Milli komisyonların çalışmaları açısından şampiyon bir milli komisyonu selamlıyorum' dedi. Milli komisyonumuz için o 'şampiyon' ifadesi moral verici, destekleyici ve çok güçlendiriciydi." diye konuştu.

UNESCO Türkiye Milli Komisyonunun, UNESCO ideallerinin gerçekleşmesi konusunda katkı sağladığını dile getiren Oğuz, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin, UNESCO idealleri konusunda farkındalığın artması için ihtiyaç duyduğu ve Türkiye için değerli konuların, UNESCO'ya Paris'e götürülmesi açısından nitelikli uzmanlarla çalışıyoruz, raporlandırıyoruz ve bunu devletimizin ilgili birimlerine, Milli Eğitim, Kültür ve Turizm, Dışişleri Bakanlığı ile Paris'teki UNESCO Nezdinde Daimi Temsilciliğimize aktarıyoruz. UNESCO'nun her program ve çalışmasında yer alıyoruz."

Öcal Oğuz, Türkiye'nin, Somut Olmayan Kültürel Miras konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasında bulunduğunu kaydederek, "Dünya Belleği ve diğer programlarda görünür hale geldik. UNESCO Kürsülerinde daha önce üç kürsümüz varken şimdi bu sayı 11'e çıktı. Üniversitelerimiz UNESCO çalışmalarına daha fazla ilgi gösteriyor. Kısacası Milli Komisyonumuz, gerek akademisyen gerekse bünyesindeki uzman kadrosuyla UNESCO çalışmalarını daha etkin ve daha donanımlı bir şekilde takip ediyor." ifadelerine yer verdi.

- "Paris'te, 17 temel hedef karara dönüştürüldü"

Paris'te 18 Kasım 2015'te gerçekleşen, "UNESCO 38. Genel Konferansı"nda, eğitim, bilim, sosyal ve beşeri bilim, kültür, bilgi ve iletişim sektörlerinin tamamının ilgili komisyonlarda görüşülerek karara dönüştürüldüğünü vurgulayan Oğuz, şöyle konuştu:

"Yoksulluğa son, açlığa son, çevre duyarlılığı, kültürün, kentlerin ve doğanın korunması, enerjinin ve suyun verimli kullanılması, paydaşların burada iş birliği yapması, kalkınmış olanların kalkınmamış olanlara destek olması gibi 17 temel hedef ele alındı. Bunların hepsi UNESCO'da karara dönüştürüldü. Biz bunu Türkiye'ye duyurduk. 'Buna göre insanlık olarak açlığa son vermek, dünyada barış ve adaleti sağlamak veya yoksulluğu gidermek, doğayı, kültürü, kentleri, suyu korumak ve enerjiyi verimli kullanmak için gelişmiş bölgelerden gelişmemiş bölgelere refah, adalet, saadet, barış, sevgi ve mali kaynak akışında iş birliğini sağlamak için neler yapabiliriz?' sorusunu, kendimize ve insanlığa sorulmuş en önemli soru olarak kabul ettik."

Oğuz, 2017'de gerçekleşecek UNESCO 39. Genel Konferansı'nda, 2030 hedefleri açısından önemli görüşmelere değinerek, Türkiye'deki üniversitelerden bilim insanlarıyla birlikte, edinilen bilgi ve deneyimin uluslararası toplumla paylaşılacağını, 2030'a kadar yapılacakların ve yol haritalarının tekrar değerlendirileceğini söyledi.

Sıradaki Haber