17 °c

Yücel Çakmaklı sineması Bakü'de

İSTANBUL/BAKÜ (AA) - Yapımcı Ali Osman Emirosmanoğlu, Türk Filmleri Haftası-Bakü kapsamında gerçekleşen "Yücel Çakmaklı ve Milli Sinema" konulu panelde sinemaseverlerle bir araya geldi.Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de Medeniyet ve İnce Sanatlar Üniversitesi'nde gerçekleşen etkinliğe katılan Emirosmanoğlu, sinemaya başlamasını, yönetmen, yapımcı ve senarist Yücel Çakmaklı ile...

Kültür-Sanat Haberi
Yücel Çakmaklı sineması Bakü'de
Yücel Çakmaklı sineması Bakü'de

İSTANBUL/BAKÜ (AA) - Yapımcı Ali Osman Emirosmanoğlu, Türk Filmleri Haftası-Bakü kapsamında gerçekleşen "Yücel Çakmaklı ve Milli Sinema" konulu panelde sinemaseverlerle bir araya geldi.

Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de Medeniyet ve İnce Sanatlar Üniversitesi'nde gerçekleşen etkinliğe katılan Emirosmanoğlu, sinemaya başlamasını, yönetmen, yapımcı ve senarist Yücel Çakmaklı ile tanışmasını ve Türk sinemasının geçirdiği süreci anlattı.

Emirosmanoğlu, moderatörlüğünü gazeteci Bünyamin Yılmaz'ın üstlendiği etkinlikte, üniversitede okuduğu dönemde sinemaya çok meraklı olduğunu belirterek, "O dönem sinema ve filmleri takip ediyorum. Mesela herkes aktörlere göre takip eder. Biz yönetmenlere göre takip ediyoruz. Yurtdışından sinema dergileri getirtiyorduk. O sırada 100 tane sinema kitabı yayımlanmış Türkiye'de. Onların hepsini aldım, okudum. Mektep, üniversiteler bugünkü gibi değil. Kendimizi yetiştirmeye çalıştık, merakımızdan dolayı." dedi.

Çakmaklı'nın kendisinden 5 yıl önce Afyon'dan İstanbul'a geldiğini dile getiren Emirosmanoğlu, şunları kaydetti:

"Benimle aynı gayede filmler yapmak istiyor ve asistanlık yaparak sinemaya başlamış o. Ben sadece bir şeyler yapma arzusundaki bir gencim ama o bilfiil sinemanın içinde. Ben okuyorum, o üniversiteyi bitirmiş. Benden 8 yaş büyüktü kendisi. Bir vesileyle 1968'de tanıştık. Ben 21 yaşındaydım o zaman. Aynı gayelerle bir şeyler yapmak istiyorduk."

- "Özümüzü, benliğimizi, kendimizi anlatan bir film olsun dedik"

Ali Osman Emirosmanoğlu, hikayesi Şule Yüksel Şenler'e ait, yapımcılığını Çakmaklı'nın üstlendiği, "Birleşen Yollar" filminin Türk sinema tarihinde milli sinemanın ilk eseri sayıldığına işaret ederek, "Milli sinema diye bir akım çıktı. Birleşen Yollar, milli sinemanın başlangıç filmi kabul ediliyor. Biz de milli sinema yapmak istiyoruz. Bizim özümüzden, benliğimizden ve dinimize saygılı filmler. Çünkü o zamana kadar yapılan filmler hep dinle alay ediliyor. Tabii baskı rejimi de var. 1960 ihtilali olmuş. Halk, kısmen dinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Böyle bir ortamda olduğumuz için biz bir başlangıç yapalım, o filmlere karşı, özümüzü, benliğimizi, kendimizi anlatan bir film olsun dedik." ifadelerini kullandı.

İlk filmlerin önemli olduğunun altını çizen Emirosmanoğlu, Birleşen Yollar'ın, Şenler'in imzasıyla bir gazetede tefrika olarak çıktığını aktararak, şunları söyledi:

"Günlük yayınlanıyordu. Onu okuduk ve bize çok uygun geldi. Birleşen Yollar'ın hikayesini biliyorsunuzdur. Bir hanımefendi, muhafazakar bir gençle tanışır. Feyza rolündeki Türkan Şoray, İzzet Günay ile tanışıyor. Onun farklı dünyasını keşfediyor. Zengin muhitte yetişen bir kız. Aşık oluyorlar birbirlerine ama yaşam tarzları uymuyor. Film icabı birbirlerinden ayrılıyorlar."

- "Birleşen Yollar'ın sonunu biz yazdık"

Yapımcı Emirosmanoğlu, film için Şenler ile görüştüklerinde, usta yazarın, "Henüz daha romanı bitirmedim, devam ediyorum. Sonu ne olacak belli değil." cevabı verdiğini belirterek, "Rahmetli Bülent Oran'a verdik. Sonunu da filmdeki gibi biz yaptık. Senaryoyu bitirdikten sonra Şule hanım'a hemen verdik. O da tefrikasını, gazetedeki yayınını o şekilde bitirdi." diye konuştu.

Filmin o dönem Ankara'da yapılan galasına Süleyman Demirel'in de geldiğini belirten Emirosmanoğlu, Şenler'in daha sonra Huzur Sokağı adıyla yayımlanan romanının en çok satan kitaplar arasında yer aldığını dile getirdi.

Ali Osman Emirosmanoğlu, film arayışı içinde oldukları dönemde Necip Fazıl Kısakürek'e gittiklerini sözlerine ekleyerek, şu bilgileri verdi:

"Rahmetliye, 'Biz film yapmak istiyoruz. Nasıl bir konu tavsiye edersiniz?' dedik. Birkaç konu yazdı. Baktık hepsi güzel konular. Onunla 4 sene temasımız devam etti. İlk filmi onunla çekemedik ama Hülya Koçyiğit ile 'Zehra' filmimiz vardı. Onun senaryosu, 'Sen bana ölümü yendirdin' diyen Kısakürek'e aittir. Sonradan ona birçok senaryo yazdırdık ve filme aldık. Deprem isimli bir senaryo yazdı bize. Onu da Çile olarak Türkan Şoray ile çektik. 'Kökümüze Dönüyoruz' diye bir senaryo yazdı. Yıldız Kenter ve Necla Nazır ile Kızım Ayşe isimli filmi çektik."

- "Sinema gönül işidir

Sinemada başarılı olmanın yollarına ilişkin tavsiyelerde bulunan usta isim, "Bu işe gönüllü ve meraklı olacaksınız. Çok çalışacaksınız. Her mesleği en iyi yapmaya çalışmak esastır. Eğer bu işe gönlünüz varsa iyi bir çalışmayla iyi neticeler mutlaka alırsınız. Sinema gönül işidir. Sanat, ince sanatlar, zaten bir şanstır insanlar için. Bize de size de sorsalar, tekrar dünyaya gelseniz ne olmak isterdiniz diye, yine sanatçı olmak isteriz. Çünkü sonsuz bir haz veriyor insana. Bir şeyler üretmek ve o üretilen şeylerin beğenilmesi, bir eserde oynamak ve onun beğenilmesi, çok güzel şeyler. İşin temeli bilgiden, senaryodan başlıyor. Ondan sonra artık sizin kabiliyetinize göre iyi bir dal seçmelisiniz." değerlendirmesinde bulundu.

Emirosmanoğlu, Türk sinemasında son yıllarda çok büyük gelişme olduğunun altını çizerek şöyle devam etti:

"Yani imkanlar gelişti. Bu diziler ve dizilerin yurtdışına satışı, ki sanıyorum Amerika'dan sonra en çok dizi ihraç eden ülke Türkiye oldu, daha çok imkan harcanmaya başlandı dizi ve filmlere. Artık 10-15 milyon dolarlar harcanmaya başlandı filmlere. Dolayısıyla kalite arttı. Daha kaliteli, özenli işler yapılmaya başlandı. Ben bundan sonrasını daha iyi görüyorum, 5-10 yıl evveline göre. Daha da gelişecek inşallah."

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Yerli Düşünce Derneğinin ortaklaşa düzenlediği, TİKA ve Yunus Emre Enstitüsünün katkılarıyla gerçekleştirilen etkinlik, 27 Kasım'da sona erecek.

Sıradaki Haber