KUDÜS VE SONRASI

ABD Başkanı Trump’ın, 6 Aralık 2017’de (Kudüs’ün Osmanlı’dan çıkışının  tam 100’üncü yılında) imzaladığı karar ile fiilen Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi çok önemli gelişmelere gebe. 

İşin protestolar ve Filistin halkının direnişi ile ilgili kısmı elbette çok önemli ve Kudüs’te çok önemli trajediler yaşanacak. Ancak, asıl muhtemel büyük sosyal ve siyasi bölgesel depremler çok daha büyük felaketlere yol açacak gibi görünüyor. 

Mısır ve Suudi Arabistan’daki ABD güdümlü İsrail sempatili yönetimler iş başında. Bu yönetimlerin halklarıyla taban tabana zıt politik konumları uzun süre devam ettirelemeyecek. Bu iki ülkede ciddi karışıklıklar ve iç çatışmalar başlayabilir. İsrail’in, bu ülkelerden çok daha önce hedefine aldığı Lübnan’da da İran eksenli bir mazeretle sert bir İsrail müdahalesi ya da saldırısı beklenebilir. 

Özetle, Irak ve Suriye’de yaşanan işgal, iç savaş gibi felaketlerin daha büyükleri Lübnan, Mısır ve Suudi Arabistan’da beklenebilir. 

İşte bu beklentilerin güçlenmesi ‘armagedon’ denilen felaketin kapıya dayandığını gösteriyor. 

Bütün umudumuz ve dualarımız yanlışta ısrar edenlerin değişmeleri içindir. Aksi takdirde insanlık bir kez daha meğlup olacak gibi görünüyor.