17 °c

ÇILGIN ENERJİ

30 Eylül 2017 Cumartesi

Çılgın Proje denince hemen akla Kanal İstanbul gelir. Evet, gerçekten çılgınlık gibi görünüyordu bu söylem ortaya atılınca. Ama geçtiğimiz yıl Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü açtık... Kuzey otoyolu tamamlanmak üzere... 3. Havalimanı’nın inşaatı tüm hızıyla sürüyor... Kanal İstanbul’un geçeceği tahmin edilen arazilerde fiyatlar üçe beşe katladı. Bazı bölgelerde fiyatlar on katına çıktı...

Belki de geçtiğimiz yıl yaşadığımız 15 Temmuz belası olmasaydı daha da fazla ilerleme kaydedilebilirdi. Neredeyse 1,5 yıldır bu ülkenin başına musallat olan FETÖ belasını bertaraf etmeye çalışıyoruz. Bir taraftan devletin bütün kademelerine sızmayı başarmış bu teröristlerin temizlenmesine uğraşırken bir yandan da gerek Avrupa ve Amerika gerekse Ortadoğu’daki zaman zaman soğuk zaman zaman da sıcak savaşlarda başarılı olmaya gayret ediyoruz.

Kimine göre dış politikamızda başarısız addedilsek de ne söylediğine dikkat edilen bir devlet olduğumuz kesin. Bunu başarmak için de millet olarak enerjimizin büyük bir kısmını harcıyoruz. Bu yüzden belki de bir kaç çılgın projeyi bir arada gerçekleştirecek potansiyele sahip olmamıza rağmen ilerlememiz biraz yavaş oluyor.

Özellikle de Ortadoğu’da Türkiye’yi kendilerine rakip olarak gören ülkelerden gelen tepkileri anlayabiliyorum. Ancak Türkiye’nin yanına bile yaklaşamayacak Avrupa’nın neredeyse bir “hiç” olan ülkelerinin ahkâm kesmesine bir hayli kızıyorum.

Öte yandan ülkelerindeki seçimler sırasında Türkiye’yi seçim malzemesi yapan ülkeler de var. ABD Başkanı Trump’ın seçim kampanyasının ardından Almanya Başbakanı Merkel’in de Türkiye’yi hedef almasını yakından izlemişsinizdir. İşte bu nedenlerle Türkiye’nin gelişmesini isteyen hiçbir ülke yok etrafımızda. Azımsanmayacak kadar ülke, bize dost görünüp arkamızdan kuyumuzu kazmaya çalışıyor.

* * *

Son olarak Kuzey Irak’ta yapılan referandumdan söz etmek istiyorum. Ülkemizde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımız Kuzey Irak’taki referandumun kendilerinin yararına sonuçlandığını düşünüyor olabilirler. Ancak orada yeni bir ülke kurulması, ne Irak ya da Türkiye’nin yararına ne de bölgede yaşayan insanların yararına...

Bölgede Akdeniz’e doğru bir koridor açılmasına hizmet eden bir referandumdan başka bir şey değil. Üstüne üstlük Türkiye’nin Ankara Anlaşması’ndan kaynaklanan Musul ve Kerkük üzerindeki garantörlük hakkını kullanmasıyla ortaya çıkacak olan durum da cabası.


* * *

Burada tek eleştirdiğim nokta, uluslararası birçok olayda haklı çıkışlar yapan Türkiye’nin, referandum yapılması sırasında garantörlük hakkını kullanacağını söylemesi. Bunu söylemek yerine fiili olarak uygulamasını beklerdim. Böyle bir çıkış, Türkiye’yi daha da haklı konuma getireceğini düşünüyorum.

* * *

“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözünde olduğu gibi Türkiye de icraatıyla Ankara Anlaşması’nı yürürlüğe koymalıydı.

Söylenen sözlerle vakit ve enerji kaybedeceğine icraatla kesin sonuca varmalıydı.

Böylelikle de birçok projede olduğu gibi Ortadoğu’da yürütülen projede de başarılı olurdu.

Hem de yeni bir Çılgın Proje’yi de başlatabilirdi. Bunun için de “muhtaç olduğu kudret, damarlarındaki kanda mevcut”tu.


Kalın sağlıcakla...